23 Kasım 2009 Pazartesi

İÇİ BOŞ AÇILIM Erhan Hapae

Türkiye’de birkaç aydır bir açılım süreci yaşanıyor. Buna muhalefet eden siyasi partiler ve baro-yargı-basın mensupları gibi bazı taraf kurumlar ‘içi boş bu açılımın, içi bomboş’ diye bağırıyorlar, ‘önce içini doldurun’.

Birincisi; içi boşsa eğer, muhalefet için daha iyi ya, niye bağırıyorlar.

Şöyle mi demek istiyorlar yoksa, sizin niyetlerinizi biliyoruz, Kürtlere şunlara bunlara bazı haklar vermek istiyorsunuz (ki, bu dolu olduğunu gösterir). Açık söyleyin de Türk halkı ebenizi bellesin. O bellemez belki, ona da güvenilmez şimdi ama ordu ve yargı gelsin yapsın o işi.

Yoksa şunu mu demek istiyorlar; Ey açılımdan medet uman mağdurlar, buradan bir şey çıkmaz size, sizi aldatıyorlar. Boşu boşuna kendinizi risklere atmayın. Burası Türkiye, burada ne olacağı belli olmaz, destek vermeyin. Verirseniz eğer, başınıza gelecekler olabilir. Yani? Desteksiz bırakın başbakanı. Bırakın ki, ümüğünü sıkalım.

Kendilerinin bir önerisi var mı bu konuda? Evet var. Düzen aynen devam etsin. Asker yönetsin bu ülkeyi bu güne kadar nasıl olduysa ve nasılsa bize de bir yalakalık düşer elbet. Gözünü açanı ‘’Dersim Katliamı’’na benzer şekillerde çözelim. Ölümler öldürmeler sürsün gitsin.

Tarihçi Mete Tuncay, Dersim'de isyan yoktu diyor. Şeyh-Sait isyanı gibi bir şey değil. Dersim, bir ‘edebe getirme’ yani bastırma, ’’ola ki bunlar ayaklanır’’. Seyit Rıza önce kendisinin asılması için yalvarır ama 17 yaşındaki oğlunu asarlar gözlerinin önünde, sonra da kendisini. Seyit Rıza’nın son sözleri, Mete Tuncay’ın bu son açıklamasıyla anlam kazanıyor şimdi. Evladı-Kerbelayık, bi-hatayık. Ayıptır, zulümdür, cinayettir.

Bu cenahın hiçte cahil sayılmayacak sözcüsü sayın Öymen; Dersim'de ne yapıldıysa aynısı yapılsın istiyor, bu gün bile. O cenahın dünya görüşünü özetliyor harbiden.

İçi boş olan açılımdan ne çok şey dökülüyor.

Daha çok şey dökülür biraz sabredin. Dökülür ama Türkiye halkı intikam ateşiyle yanmıyor. İntikam için ortaya dökülmeyecek bütün bunlar. Nasıl olurda yaralar sarılır, kırılan dökülen nasıl tamir edilir diye dökülecek her şey. Asıl becerilmesi gereken şey bu.

Yoksa, vicdan ne işe yarayacak ki başka.

Barolar dinlemelere karşı miting yapıyor Taksim'de. Başbakan altı yıldır dinlendiği için değil, birkaç hâkim dinlendiği için. Dokunulmazlığımız var bizim demek istiyorlar ama Van savcısını kulağından tutup meslekten men ederek suçlara iştirak eden Yüksek Hâkimler Kurulu'na ve darbelere karşı seslerini çıkarmıyorlar. Eski Yarsav başkanı askere gitmemek için şüpheli bir rapor alıyor ve askerlik yapmıyor ama vatanı en çok seven o. Genelkurmay brifinglerine cüppeleriyle gidiyorlar koşa koşa. Kendisine teslim edilmiş askerlerden dördünü, birinin eline pimi çekilmiş bomba vererek öldüren Teğmen, 9 yıl hüküm giyiyor. Yani 3,5 yıl sonra serbest. Bu kararda, basının suçüstü yakalayıp zorlamasıyla tabi, yoksa eğitim zayiatı. Bunlar adalet dağıtacaklar öyle mi?

Türkiye değişirse işsiz kalır bu hâkimlerin, savcıların ve avukatların çoğu. Öyle olacak çünkü hukuk bilmiyorlar.

İçi boş açılımdan bunlarda dökülüyor işte.

Bu açılım meselesine biz Çerkesler içinden bazı arkadaşlarımız, tabi iyi olur destekleriz deyip, ''ama'’yı ekliyor sonra bir muhalefet geliştirmeye çalışıyorlar. Sayın Hatam enerjik bir telaşla Türkiye statükocularına benzer bir muhalefet içinde. Bindirecek ama elinde çok malzeme yok. Çok sade bir niyet ifadesine yükleniyor. ‘‘İçi boş bunun, içi doldurulsun hele’’ diyor. Benzer eleştirilerde var forumlar ve diğer yazışmalarda. Bir kısmı hafif tehditler içeriyor, ‘’Bazı yollar çıkmazdır, bir tatsızlık çıkmasın sakın’’ yollu.

Yapmayın arkadaşlar, yakışmıyor.

CARI.